Sürdürülebi̇li̇r Beslenme

Sürdürülebi̇li̇r Beslenme Nedir?


Gıda ve Tarım Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü’nün “Çevresel etkisi düşük olan, besin ve beslenme güvencesini ve günümüz ve gelecek nesiller için sağlıklı yaşamı destekleyen beslenme biçimi” diye tanımladığı sürdürülebilir beslenme; biyoçeşitliliğe ve ekosisteme koruyucu, kültürel olarak kabul gören, erişilebilir, ekonomik, beslenme açısından yeterli, güvenilir ve sağlıklı beslenme biçimidir.

Hedefi tüm bireylerin optimal büyüme ve gelişmesini sağlamak, günümüz ve gelecek nesillerin tüm yaşam sürecinde fiziksel, mental ve sosyal yönden iyilik halini ve işlevselliğini geliştirmek, malnütrisyonun her türünün önlenmesine katkı sağlamak, beslenmeye bağlı bulaşıcı olmayan hastalıkların riskini azaltmak, biyoçeşitliliğin ve gezegenin korunmasını desteklemektir.

1-Akdeniz Diyeti:

Sürdürülebilir diyet örüntüsü olarak tanımlanmakta, sağlığın iyileştirilmesi ve geliştirilmesi, hastalıkların önlenmesi için izlenmesi gereken bir beslenme örüntüsü olarak önerilmektedir. Bitkisel kaynaklı besinlere dayalı olması iklim değişikliğinin önlenmesi ve su ayak izinin azaltılması açısından önem taşımaktadır. Akdeniz Diyeti temelde bitkisel besin tüketimine dayalıdır. Bitkisel kaynaklı besinlere dayalı olması iklim değişikliğinin önlenmesi ve su ayak izinin azaltılması açısından önem taşımaktadır.

2- Nordik Diyet

i: Nordik ülkelerin halkını daha fazla taze, mevsimsel ve yerel besinler yemelerini desteklemek üzere geliştirilmiştir. Dünya’nın diğer ülkelerinde olduğu gibi bireylerin kırmızı et ağırlıklı işlenmiş, paketlenmiş Batı diyeti tüketmesi sonucunda obezite hızlarının artması sonucu bu yaklaşım sergilenmiştir. ND taze, yerel meyveler ve sebzeler, deniz ürünleri ve tam tahıllara dayalı bir diyettir. Nordik Diyet’inde ki temel besin bileşenlerini üzümsü meyveler ile diğer meyveler, yağlı balıklar (ringa, orkinos, somon), yağsız balıklar, kurubaklagiller, sebzeler (lahana ve kök sebzeler) ve tam tahıllar (arpa, yulaf, çavdar) oluşturmaktadır. Nordik Diyet ve Akdeniz Diyeti arası temel farklılık zeytinyağı yerine kolza (kanola) yağının kullanılmasıdır. Nordik Diyeti’nin kardiyovasküler hastalık riskini azalttığı, hiperkolesterolemik bireylerde lipit profili, kan basıncı ve insülin duyarlılığı üzerinde olumlu etkilerinin olduğu, tip 2 diyabetin önlenmesi, abdominal yağlanması olan erkek ve kadınlarda vücut ağırlık kaybı sağladığı bulunmuştur.

Dünyada birçok beslenme ve sağlık otoritesi, sürdürülebilir beslenme için öneriler sunmuştur. Hollanda Sağlık Konseyi (2011), İsveç Ulusal Gıda Ajansı (2012), Green Food Project, (2012) İtalyan Barilla Gıda ve Beslenme Vakfı’nın yayınladıkları raporlara göre sürdürülebilir beslenme ilkeleri şu şekildedir.

1- Yerli üreticilerden satın alınan yerli besinleri tüketmeye özen gösterin.

2- Geri dönüştürülebilir besinleri tüketmeye çalışın.

3- Beslenme rutininize mevsimine göre sebze ve meyveleri mutlaka ekleyin.

4- Besin israfından kaçının.

5- Paketli ve şeker, tuz, yağ içeriği yüksek gıdaların tüketimini sınırlayın.

6- Bitkisel protein kaynaklarını tercih edin.

Besinlerin termik etkisi (TEF); dışarıdan vücudumuza aldığımız besinlerin çeşidine göre sindirilmesi, emilmesi, taşınması ve depolanması için harcanan enerjinin tümü olarak tanımlanır. Bu süreçler oksijen tüketimi ve ısı oluşumunu arttırır.

TEF, standart karışık bir diyette kalori alımının yaklaşık % 10'unu temsil eder. Ancak bu değer yağsız vücut kütleniz, diyetin porsiyonları ve bileşimini içeren birkaç faktöre bağlıdır. Her bir makro besini sindirmek için gereken enerji, bu makro besin tarafından sağlanan enerjinin yüzdesi olarak ifade edilebilir. Örneğin;

Yağ gram başına 9 kalori sağlar ve termik etkisi % 0-3'tür.

Karbonhidrat gram başına 4 kalori sağlar ve termik etkisi % 5-10'dur.

Protein gram başına 4 kalori sağlar ve termik etkisi % 20-30'dur.

Fiziksel aktivite ve besinlerin termik etkisi toplam enerji harcamamızın bir bileşimidir.